Hasankeyf taşınabilir mi?

Müjgân  HALİS

Kredi kuruluşlarının şartlarına rağmen Hasankeyf'i sular altında bırakacak olan Ilısu baraj inşaatı için yol yapım çalışmalarına başlandı. Üstelik 'Hasankeyf taşınacak' açıklamaları ise sadece dokuz tarihi eseri kapsıyor, ancak bu eserlerin nasıl taşınacağı konusunda kimsenin fikri yok..
 
Uluslararası bilirkişi heyetinin atadığı 153 şart gerçekleşmemesine rağmen baraj yapımı için hazırlıklara başlanan Hasankeyf'te, sadece dokuz tarihi eser taşınacak. Doğa Derneği "Hasankeyf taşınacak," açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını ve taşınan dokuz tarihi eserin nasıl taşınacağının bile açıklanmadığını belirtiyor. Sadece dokuz tarihi eserin taşınmasının Hasankeyf'i taşımak anlamına gelmediğini belirten Doğa Derneği Kampanya Koordinatörü Erkut Ertürk, bu konuda başbakanın yanıltıldığından endişeli.

DOĞA YOK EDİLİYOR

Ilısu Barajı inşaatı, kredi kuruluşlarının atadığı uluslararası bilirkişinin heyetinin belirlediği 153 şarta rağmen başlandı. Bölgede güvenlik istasyonları tamamlandı, baraj yapımında kullanılacak ağır iş makinelerinin seyredeceği yollar ise neredeyse yarılandı. Geçtiğimiz aylarda Hasankeyf'te bir ofis açan Doğa Derneği Kampanya Koordinatörü Erkut Ertürk, Siirt-Gercüş arasına yapılan yeni köprü ve yollar nedeniyle dağların tıraşlandığını, ormanların yok edildiğini anlatıyor. Ertürk 20 Haziran'da Avrupa'da yapılan ve kredi kuruluşları, bilirkişiler ile sivil toplum örgütlerinin katıldığı toplantıya katılarak başlayan inşaatı bildirdiklerini ve bu gelişmelerden kredinin çekilmesinin gündeme gelmesi gerektiğini hatırlattı. Yine kredi koşullarına aykırı bir şekilde Hasankeyf'te de yeni yerleşim yeri için yollar yapıldığını söyleyen Ertürk, 'Hasankeyf Yok Olmasın' kampanyası çerçevesinde birkaç aydır Hasankeyf'te yaşıyor. Yeni yerleşim yerinde Devlet Su İşleri'nin makinelerinin harıl harıl çalıştığını kaydeden Erkut Ertürk, yeni yerleşim yeri planının da girişe asıldığını anlatıyor.

BAŞBAKAN'A ÇAĞRI

Ertürk, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'da yaptığı "Biz Hasankeyf'i yok edecek kadar vatan haini değiliz yepyeni bir Hasankeyf yaratıyoruz," sözünün kendilerini umutlandırdığını da söylüyor. Taşınmanın nasıl olacağını da uzmanlar dahil hiç kimsenin bilmediğini savunan Ertürk şu çarpıcı soruyu soruyor: "Benim elimi, burnumu, ağzımı alıp başka bir yere koyuyorsunuz, ama vücudumun gerisi kalıyor, o zaman ben taşınmış olur muyum?" Ortaçağ'dan bu yana ayakta kalan ve birinci derecede sit alanı olan Hasankeyf'in bu dokuz eser dışında altı bin mağaraya, 17 camiye, Roma ve Selçuklu dönemi eserlerine, kiliselere ve henüz keşfedilmemiş üç kat yeraltı şehrine sahip olduğunu söyleyen Ertürk şunları söylüyor: "Tarihi eserleri tek tek taşımanın hiçbir anlamı yok. Köprüyü nereye taşıyacaksınız, nehir yoksa köprü olmaz ki. Buradaki eserler bulundukları coğrafyaya göre dizayn edilmiş eserler, o coğrafya yok olduktan sonra eseri taşımanız anlamsız. Hele hele doğayı hiç taşıyamazsınız."

İstanbul nasıl taşınamazsa, Hasankeyf'in de taşınmasının mümkün olmadığını söyleyen Ertürk, şimdiki Hasankeyf planı ile eldeki planı yan yana koyarak bile Hasankeyf'in taşınamayacağının görüleceğini anlatıyor. Başbakanın da, Hasankeyflilerin de, tüm Türkiye'nin de bu konuda uyanık olması gerektiğini söyleyen Ertürk, bunu görmek için başbakanın Hasankeyf'e gelmesi gerektiğini vurguluyor: "Başbakanın bu planın akılcı bir plan olmadığını anlamasını istiyoruz," diyor. Yapılması gerekenin, içinde Hasankeyf'in de olduğu Dicle vadisinin 'Dünya Doğa Ve Kültür Mirası' listesine alınması olduğunu söyleyen Ertürk, yıllar önce Amerika'nın da Grand Canyon konusunda benzer bir tartışma yaşadığını anımsatıyor: "Amerika Grand Canyon'a baraj yapmadı, şimdi dünyanın en fazla gelir getiren koruma alanı."

Türkiye'deki baraj örneklerinin hiçbirinin vadettiği ekonomik, tarımsal ve turistik kalkınmayı getiremediğini de anımsatan Ertürk, Hasankeyf'in güneydoğunun Kapadokya'sı olduğunu söylüyor. Erkut Ertürk, en yakın örneğin Halfeti olduğunu söylüyor: "Halfeti'de de büyük vaatler yapıldı, buyrun Halfeti'ye gidelim ve yeni Halfeti'deki insanların ne kadar mutsuz olduğunu görelim, Hasankeyf'in sonu da böyle olacak. 50 yıldır baraj için kredi aramak yerine, burası Turizmi Teşvik Kanunu kapsamına alınmış olsaydı şu anda Güneydoğu'daki ekonomik ve sosyal sorunların çözümüne ciddi bir katkı yaratılmış olurdu."

Uluslararası bilirkişi

Ilısu Barajı'nın inşa edilebilmesi için Devlet Su İşleri'nin yerine getirmesi gereken 153 ön şartı denetleyen uluslararası bilirkişi heyeti, bugüne kadar şartların hemen hiçbirinin gerçekleştirilmediğinin altını çizmişti. Heyet tarafından yayınlanan raporda yapılması beklenen doğa ve kültür araştırmalarının dökümü sunuluyor. 2007 mart ayında Alman, Avusturyalı ve İsviçreli kredi kuruluşları ile Türkiye hükümeti arasında projenin kredisini garanti altına alan bir anlaşma imzalandı. Kredi kuruluşları, uluslararası baskılardan dolayı bu anlaşmayı 153 şarta bağladı. Bu şartlar kredi kurumları tarafından atanan uluslararası 15 kişilik bilirkişi kurulu tarafından biyolojik çeşitlilik, kültürel miras ve yeniden yerleşim alanlarında denetlenmekte. Türkiye bu şartları gerçekleştirmediği takdirde kredi kurumları anlaşmadan vazgeçebilir.

Şartlardan birkaçı

* Baraj alanında ve mobilizasyon çalışmasından etkilenen tüm alanları kapsayan incelemeler bitirilmeden önce inşaat alanında çalışma başlatılamaz. Mobilizasyon çalışmasından etkilenen alanların listesi uzmanların bulgularıyla birlikte sunulmak zorunda.
* Karasal biyoçeşitlilik incelemesi mart 2008'de başlamalı ve bir yıllık süreyi kapsamalıdır.
* Deniz biyoçeştililik incelemesi ve görüntülemesi için herhangi bir çalışma yapılmadığı tespit edilmiştir.

Sabah gazetesi, Cumartesi Sabah ilavesi,
2 Ağustos 2008, Cumartesi