Hasankeyf Patagonya'da mı?

Metin MÜNİR

Geçen çarşamba günü Viyana'da Ilısu Barajı konusunda bir toplantı yapıldı.
Toplantıda iki taraf vardı: 1.2 milyar euro'luk barajı inşa edecek konsorsiyumun ve finansmanın bir bölümünü sağlayacak Almanya ve Avusturya ile kredi kuruluşlarının temsilcileri. Çevreye ve orada yaşayan insanlara zarar vereceği savıyla projeye karşı çıkan ve aralarında Greenpeace, World Wildlife Fund ve WEED'in de bulunduğu yedi sivil toplum kuruluşu.

Acıdır ama Türkiye'nin en büyük altyapı projelerinden birinin kaderinin tartışıldığı bu toplantıda Türkiye'den hiçbir kuruluşun temsilcisi yoktu. Kürt Öğrenci Birliği (Verband Kurdischer Studenten) adlı kuruluştan Didar Can adlı bir bayan vardı. Ama ne projenin sahibi olan Devlet Su İşleri, ne projenin önderi olan Nurol inşaat şirketi, ne de Türk çevre ve toplum kuruluşları. Sanki Patagonya'da bir baraj yapımı tartışılıyordu.

Orada baraj suları geldiğinde evini terk etmek zorunda kalacak insanların ve eski eserlerin savunması, beğenmediğimiz "gâvurlar"a düştü.

Bu orada olmama hali bizim ile Avrupa arasında kurum, hassasiyetler ve mantalite açısından ne kadar büyük farklar olduğunu gösteriyor.

Avrupa'da sivil toplum kuruluşları çok güçlüdür. Avrupalı bankalar ve şirketler bilirler ki çevreci kuruluşları ikna edemezlerse Ilısu Barajı'nı finanse etmeleri ve yapmaları tehlikeye girebilir. Nitekim, 1990'lardaki Avrupa'nın en büyük banka ve inşaat şirketlerini korkutup baraj yapma girişimini önlediler.

Aynı şey tekrarlanabileceği için, konsorsiyum, çevreye ve insanlara ilişkin bütün önlemlerin alındığı konusunda sivil toplum kuruluşlarını ikna etmeye çalışıyor.
Bizde ise hükümetinin yaptığına bakın:

Türkiye'de yirmiye yakın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu var. Hasankeyf, Diyarbakır Bölge Kurulu'nun sahasına giriyor. Hükümet kurula şifahi olarak yaklaşarak Hasankeyf'in sit alanı olma statüsünün kaldırılması telkininde bulunmuş. Bir Türk inşaat şirketi gelip brifing vermiş. Ancak kurul Hasankeyf'in sit alanı statüsünü değiştirmedi.

Değiştirmedi, çünkü Diyarbakır Bölge Kurulu üyeleri bir önceki hükümet döneminde atandıkları için AKP'ye minnet borçları yok.

Kendi ülkemiz ve insanımız hakkında neden "gâvurlar" kadar hassas değiliz?

Milliyet gazetesi;
26 Ağustos 2006 / Cumartesi