UNESCO Dünya Kültür Mirası Uzmanları
Hasankeyf’te Bir Araya Geliyor 

Hasankeyf Belediyesi ve Doğa Derneği, Hasankeyf ve Dicle Vadisi için “barajsız” bir geleceğin temellerini atmak amacıyla 10 –11 Nisan tarihlerinde Hasankeyf’de uluslararası bir arama konferansı düzenleyecek.

Türkiye ve dünyanın değişik ülkelerinden tanınmış bilim insanlarının katılacağı konferansın amacı, doğal ve kültürel zenginlikleri ile Türkiye turizmine büyük katkı sağlayacak Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin UNESCO Dünya Mirası Listesine dahil edilmesi için bir yol haritası belirlemek.

Hasankeyfliler’in de katılacağı konferansa Türkiye’den bir cok sivil toplum kuruluşu ve akademisyenin yanı sıra, Mısır, Afganistan, Almanya, Avusturya ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinden UNESCO Dünya Mirası konusunda uzman bilim insanları katılacak.

Kahire Monofia Üniversitesi’nden Mısır Kültür Miras Uzmanı Mimar Dr. Alaa Elwi El-Habashi, Afganistan Kültür Miras Uzmanı Mimar Dr. Wasay Najimi, Avusturya Viyana Üniversitesi’nden Dr. Rita Pirpamer, Almanya Stuttgart Üniversitesi’nden Dr. Anette Gangler, Londra Kolej Üniversitesi’nden Dr. Cassidy Johnson gibi isimlerin konuşmacı olacağı konferansa Türkiye’den de çok sayıda akademisyen katılacak.

Doğa Derneği Başkanı Güven Eken konferansa ilişkin yaptığı açıklamada, “Hasankeyf’i de içine alan Dicle Vadisi, UNESCO’nun on “Dünya Mirası” kriterinin dokuzunu birden sağlayan dünyadaki tek yer. Her yıl, bir milyonu aşkın yerli ve yabancı turist en az on bin yıllık bu tarihi şehri ve çevresindeki doğal güzellikleri ziyaret etmeye geliyor. 10-11 Nisan’da Hasankeyf’te UNESCO Dünya Mirası alanları konusunda Türkiye ve dünyanın en deneyimli uzmanları buluşacak. Bu buluşma ile, barajsız bir Hasankeyf’in Türkiye ve bölge ekonomisine çok daha fazla koyacağı ortaya konacak” dedi.

Ilısu baraj projesinin Hasankeyf ve Dicle Vadisi’ni sular altında bırakacağı için bu “Dünya Mirası”nı tehdit ettiğini belirten Eken, “Ilısu baraj projesi gerekçesiyle bölgede son elli yıldır hemen hiçbir kalkınma projesi gerçekleştirilmemiş, tarihi eserler kaderine terk edilmiş, Hasankeyf olağan üstü bir cazibe merkezi olmasına rağmen burada hiçbir turizm altapısı yapılmamıştır. Sonuç olarak, baraj nedeniyle bölge ekonomisi ciddi zarar görmüştür” dedi.
Doğa Derneği Başkanı Eken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yaptıkları çağrıyı yenileyerek Ilısu Barajı’nın iptal edilmesi ve Hasankeyf’in UNESCO Dünya Mirası listesine alınması için Başbakan’ın gerekli gerekli girişimleri başlatmasını talep etti.

Ilısu Barajı inşa edildiği takdirde, Hasankeyf ve dört yüz kilometrelik nehir ekosistemi sular altında kalacak. Avrupa‘daki yatırım bankaları, doğaya ve kültürel mirasa vereceği zararlar nedeniyle 2009 yılında Ilısu baraj projesinden geri dönüşsüz olarak çekilmişlerdi.

Kaynakça:
http://www.dogadernegi.org

 


BARAJSIZ HASANKEYF ARAMA
KONFERANSI HASANKEYF, TÜRKİYE

10 - 11  NİSAN 2010

TASLAK PROGRAM

I. ARKAPLAN

Hasankeyf'i de içine alan Dicle Vadisi, UNESCO'nun on "Dünya Mirası" kriterinin dokuzunu birden sağlayan dünyadaki tek yerdir. Her yıl, bir milyonu aşkın yerli ve yabancı turist en az on bin yıllık bu tarihi şehri ve çevresindeki doğal güzellikleri ziyaret etmeye gelmektedir. Ne yazık ki, Ilısu baraj projesi, Hasankeyf'i ve Dicle Vadisi'ni sular altında bırakacağı için bu "Dünya Mirası"nı tehdit etmektedir. Ilısu baraj projesi gerekçesiyle bölgede son elli yıldır hemen hiçbir kalkınma projesi gerçekleştirilmemiş, tarihi eserler kaderine terk edilmiş, Hasankeyf olağan üstü bir cazibe merkezi olmasına rağmen burada hiçbir turizm altapısı yapılmamıştır. Sonuç olarak, baraj nedeniyle bölge ekonomisi ciddi zarar görmüştür.

Ilısu Barajı inşa edildiği takdirde, Hasankeyf ve dört yüz kilometrelik nehir ekosistemi sular altında kalacaktır. Avrupa ülkeleri ve yatırım bankaları, doğaya ve kültürel mirasa vereceği zararlar nedeniyle 2009 yılında Ilısu baraj projesinden geri dönüşsüz olarak çekilmiştir. Öte yandan, bugüne kadar Ilısu Barajı'nın iptali, vadinin UNESCO Dünya Mirası ilan edilmesi ve bölge için alternatif bir kalkınma vizyonunun hazırlanması ile ilgili herhangi bir adım atılmamıştır. Hasankeyf Belediyesi ve Doğa Derneği, Hasankeyf ve Dicle Vadisi için "barajsız" bir geleceğin temellerini atmak üzere 10 - 11 Nisan 2010 tarihlerinde uluslararası bir arama konferansı düzenlemektedir. Konferansın amacı, Dicle Vadisi'nin doğal haliyle Türkiye ve dünyaya büyük yarar sağlayacağını bilim insanlarının görüşleri ışığında ortaya koymak ve belgelemektir. İki günlük konferansta, Hasankeyf'in UNESCO Dünya Mirası olabilmesi için bir yol haritası tanımlanacaktır. Toplantıda, bölge halkı, uluslar arası ve ulusal sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları ile kültür mirası, turizm, ekoloji ve sosyo-ekonomik gelişme alanlarında uzman yerli ve yabancı akademisyenler bir araya gelecektir.

II. ARAMA KONFERANSININ AMAÇLARI

1. Farklı uluslararası Dünya Miras Alanı tecrübelerinden faydalanmak.
2. Hasankeyf'in geleceği için kültürel miras, doğal alanın korunması ve sosyo-ekonomik kalkınma konularında ortak bir vizyon üzerinde mutabakata varmak.
3. Gelecekteki tüm müdahaleler için temel bir ilkeler kılavuzu belirlemek ve ortak vizyonu başarılı kılmak için gerekli olan bir öncelikli eylem planı hazırlanması üzerinde tartışmak.
4. Hasankeyf sakinlerine barajsız, parlak bir gelecek için umut aşılamak.
5. Hasankeyf'i kamu gündeminde üst sıralarda tutmak için ulusal ve uluslararası tanıtım sağlamak.
6. Resmi mercilerin Baraj Projesi konusundaki tutumlarını gözden geçirmelerini sağlamak ve Hasankeyf'in UNESCO Dünya Miras Alanı adaylığı için önünü açmak.

III. BEKLENEN SONUÇLAR

Konferans sonunda aşağıdaki sonuçların alınması beklenmektedir:
1. Hasankeyf belli başlı Dünya Miras Alanları'yla karşılaştırmalı olarak analiz edilecektir.
2. Hasankeyf için alternatif bir geleceğin vizyonu, ilkeleri ve yol haritası üzerinde anlaşmaya varılacaktır.
3. Konferans sırasında kalkınmaya yönelik küçük çaplı bir tasarı hazırlanacaktır.
4. Hasankeyf halkının kendilerini konferans katılımcılarıyla dayanışma içinde hissetmesi sağlanacak ve kasabalarının kurtarılması için sahip oldukları motivasyon arttırılacaktır.
5. Konferansın sonunda gelecekteki müdahaleler için sağlam temelli bir yapı tesis edilecektir.
6. Resmi mercilerle baraj projesine karşı çıkan sivil toplum aktörleri arasında yeni bir diyalog ortamı kurulacaktır.

IV. KONFERANSTAN ELDE EDİLMESİ BEKLENEN BELGELER

1. Hasankeyf Deklarasyonu için alternatif bir vizyon.
2. Gelecekteki olası hamleler için bir temel ilkeler listesi.
3. Öncelikli eylem planları listesi.
4. Yeni Hasankeyf'in sokaklarından biri için tasarım önerisi.

V. METODOLOJİ

İnceleme konferansı, kültürel miras, doğal alanın korunması ve kalkınma alanındaki uzmanlarla sivil toplum, yerel halk ve resmi mercilerin temsilcilerini bir araya getiren katılımcı bir toplantı olarak yürütülecektir. Konferans 2 gün sürecek ve aşağıdaki aktiviteleri içerecektir:

- Hasankeyf ve uluslararası tecrübelere dair sunumlar.
- Bölgede yapılacak yürüyüşler.
- Hasankeyflilerle toplantılar.
- Genel kurul toplantısı.

VI. PROGRAM

Seminer, 10-11 Nisan 2010 tarihlerinde Hasankeyf'te gerçekleşecektir.

VII. TOPLANTI YERİ

Arama konferansı Hasankeyf Taziye Evi'nde gerçekleştirilecektir.

VIII. KATILIMCILAR

- Türkiye ve yurtdışından akademisyenler.
- Sivil toplum temsilcileri.
- Dünya Miras Alanı uzmanları
- Yerel sakinler
- Resmi merciler


Batman Çağdaş gazetesinde üç gün boyunca
konferansla ilgili olarak yayınlanan izlenimler

Yalan, yıkım projesi!..

Mereto72
meretobatman1 @ hotmail.com

Antik kentimiz Hasankeyf, ilk kez uluslararası bir konferansa ev sahipliği yaptı. Hasankeyf Belediyesi ve Doğa Derneği´nin, ´Barajsız Hasankeyf´i Arama´ konulu konferansı, beklediğimin üzerinde ilgi gördü. Söz konusu konferansın birinci günkü oturumlarını izledim. Şu yazıyı ikinci günkü oturum öncesinde kaleme alıyorum. Hasankeyf´in sular altında kalmaması için antik kentte yapılan birinci gün etkinlik izlenimlerimi siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum.

Sabah saatlerinde Hasankeyf´e vardığımda, ´Barajsız Hasankeyf´i Arama´ konferansına katılmak için antik kente gelen konuklarımızı köprü başındaki kahvehanede dinlerken gördüm. Hasankeyf Belediye Başkanı Sayın Abdulvahap Kusen, konukları yalnız bırakmamıştı.

Duyarlı Başkan Kusen, bir Hasankeyf gönüllüsü olduğunu yine gösterdi.  Öte yandan yıllardır tartışma konusu olan Ilısu Barajı projesinin şeffaf bir şekilde tartışılmasının da zeminini hazırladı. Ilısu projesini savunmak isteyenler veya karşıt olanların fikirlerini ifade edebilecekleri özgür bir platform oluşturulmuştu. Konuklar bu amaçla Hasankeyf´e gelerek buluşmuştu.

Doğa Derneği Başkanı Sayın Güven Eken, yerli ve yabancı konuklarla yakından ilgileniyordu. Bazı tarih, doğa ve çevre aşığı dostlarla Hasankeyf´e gitmiştim. Sayın Güven Eken´le yıllar önce tanışmıştık. Bizleri görünce bir süre yanımızda oturdu. Kısa sohbetimizin konusu tabi ki Hasankeyf´ti.

MURAT CANO DA KONUĞUMUZDU

Daha sonra katılımcılarla birlikte antik kentin kalesine doğru yürüyüşe çıktık. Kalenin ana giriş kapısında bir araya geldiğimizde, ünlü Hukukçu, Hasankeyf savunucusu avukat Sayın Murat Cano ile karşılaştım…

Sayın Cano, çok değerli bir hukukçu. Yıllardır antik kentin savunuculuğunu yapıyor.

Doğaya, çevreye, insan haklarına, ekolojiye değer veren, Hasankeyf´i bu nedenle sahiplenen sayın Murat Cano, eşi ve kızı ile birlikte antik kentteydi.

Ilısu Barajı projesini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´ne taşıyan ve orada yalnız bırakılan değerli avukat Murat Cano ile ayaküstü sohbetimiz oldu. Yıllar önce katıldığı Batman´daki bir panele göre biraz yıpranmış olduğunu gözlemledim.

Evet, Hasankeyf´e gelen bilim insanları ve konuklarla antik kentin kalesini gezdik. Herkes büyük hayranlık içindeydi. Kaleyi gezen konuklar oldukça yorulmuş olmalarına karşın, antik kentteki ´Taziyeevi´nde düzenlenen konferansa katıldılar.

Afganistan, Suriye ve Avrupa ülkelerinden bilim insanlarının katılımı ile konferans başlayacaktı.

BİR ELEŞTİRİM VAR…

Batman´daki sivil toplum ve demokratik kitle örgütleri ile basının katılımı açısından bir eleştiride bulunmak istiyorum. Maalesef Batman´daki STK´ların çoğu bu konferansa katılmamıştı. Hasankeyf Yaşatma Girişimi, Hasankeyf Yaşatma Derneği,  Batman Çevre Gönüllüleri Derneği, Batman Doğa Derneği, Batman Turizm ve Tanıtım Derneği, İHD Batman Şubesi, Tabipler Odası, Ticaret ve Sanayi Odası yöneticileri dışında, Batman´daki STK´lardan doğru dürüst bir katılım göremedim…

Yerel ve ulusal medyamız da antik kentteki etkinliğe fazla ilgi göstermemişti. Tüm gazete sahiplerini ve yazarlarını da aramızda görmek isterdim.

Ne yazık ki genel olarak bu önemli toplantıyı ihmal ettiler…

Halbuki böylesi önemli bir konferansta Batman´ın duyarlı tüm kesimleri orada olmalı ve konuklarımızı yalnız bırakmamalıydı…

Batman Üniversitesi Rektörü sayın Prof. Dr. Abdulselam Uluçam´ın, basın toplantısını, Cumartesi günü olmasına karşın tam da uluslararası bir konferansın açılış etkinliği saatine denk getirmesi doğrusu beni düşündürdü(Bazı basın mensupları Hasankeyf´teki etkinlik yerine Rektörün basın toplantısına katıldı çünkü.)

Hasankeyf kazılarından da sorumlu olan Sayın Hocamızın bunu bilinçli olarak yapmak istediğine inanmak istemiyorum. Ancak antik kentte, ´bu mesele´ sohbet konusuydu. Hasankeyf´teki konferansın programı çoktan belirlenmişti. Sayın Rektörümüzün davet edilip edilmediğini bilmiyorum. Bu saat çakışması ve Rektörümüzün konferansın ilk gününe katılmaması kafalarda soru işaretlerine neden oldu…

Konferansta ilk sözü Hasankeyf Belediye Başkanı Sayın Kusen aldı ve bugüne kadar pek çok panel ve konferansa katıldığını, ancak ilk kez kendi ilçesinde uluslararası boyutu da olan bir konferansa katılmaktan duyduğu sevinci dile getirerek sözlerine başladı.

İlk kez ilçesinde bilimsel bir toplantı ile antik kent ve Ilısu Barajı projesinin tartışıldığını, bu nedenle bu toplantıyı çok önemsediğini belirten Başkan Kusen, barajın mevcut haliyle yapılması halinde tarihi ve kültürel dokuyu büyük oranda yok edeceğini söyledi.

Başkan Kusen, bazı çevrelerin Ilısu Barajı´nın ömrünü 340 yıl olarak gösterdiğini, bilim insanlarının bu konuda görüş belirtmesini istedi.

Ilısu projesinin yalanlar üzerine kurulduğuna dair somut örnekler veren Sayın Kusen´in sözlerine bakalım; “80 bin işsizin istihdam edileceğini söylüyorlar. Bir baraj projesinde 80 bin kişi nasıl istihdam edilecek? Mühendisler önce taşımaktan, ardından paketlemekten söz ettiler. Şimdi ise fenusla korumadan söz ediyorlar. Bu proje mevcut haliyle yapılacak olursa, 15 bin yıllık tarihi ve kültürel değerle birlikte manevi değerlerimizi de yok edecek. 80 bin işsiz istihdamı yerine 80 bin insanımız göç edecek. Bize kurtuluş reçetesi gibi sunulmak istenen proje gerçeğini doğru okumak gerekiyor. Altın kafeste yaşatılsak bile tarihi ve kültürel değerlerimizden vazgeçemeyiz. Bilimsel bir çalışmanın Hasankeyf´te başlaması güzel bir gelişmedir.”

Sayın Başkanın tespitleri doğrudur. Yalanlarla yürütülen proje gerçeği açıktır. Bu konudaki değerlendirmemi yarın da sürdürmek zorundayım. Çünkü konu önemli ve bir güne sığdırmam mümkün değildir. Hoşgörünüze sığınarak yarın da bu mevzuya devam edeceğim.

Hasankeyf Belediyesi ve Doğa Derneği´nin, ´Barajsız Hasankeyf´i Arama´ konulu konferansı izlenimlerimi bugünkü yazımda da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Konferansta söz alan Doğa Derneği Başkanı Sayın Güven Eken, önemli açıklamalarda bulundu. ´Dicle Nehri yok olursa, köklerim yok olur´ diyen Güven Eken, Halfeti ve diğer barajlardan örnekler vererek ülkenin doğasına nasıl kıyıldığına dikkat çekip, şöyle devam etti; “Dört sene önce Avrupa ülkeleri kredi verdi baraj bitti diyorlardı. Onlar Hasankeyf´i tanıdı ve vazgeçtiler. Başbakan´ın da vicdanı var. Hasankeyf için umutluyum ve barajın kesinlikle yapılmayacağına inanıyorum.”
 

Sayın Eken´in bir tıp doktoru olduğunu orada öğrendim. İnsanın anatomik yapısı, damar sisteminden örnekler vererek bir damarın tıkanmasının nasıl sorunlara yol açtığını, hayatın her alanının bu damar sistemine benzediğini, dere, çay ve nehirlerin önünün tıkanması halinde bunun vahim sonuçlarının olacağını ifade etti. Bir soru üzerine doğadaki canlı türlerinin yok olmasının insanlarla ilintisini herkesin anlayabileceği şekilde izah etti.


UNESCO MİRAS LİSTESİ Mİ DEDİNİZ?
 

Antik kentimiz Hasankeyf,  UNESCO Dünya Miras Listesi´ne girebilmek için gerekli şartları fazlasıyla taşıyor. Bir kriter yerine 9 kriterle aday. Ama bir türlü listeye dahil edilmiyoruz. Nedenini konferansta öğrendim.


Hasankeyf ´in Dünya UNESCO Miras listesinde yer alması için çalışmalar yapıldığı bir süreçte antik kentteki konferansa katılan Doğal Varlıkları Koruma Örgütü ICOMOS Türkiye 2. Başkanı Sayın prof. Dr. Cevat Erder, önemli tespitlerde bulundu.


UNESCO´nun danıştığı ve bilgi aldığı ICOMOS´un 7 bin uzmanının politika dışı çalışmalar yaptığını belirten Sayın Erder, Hasankeyf´in UNESCO´nun dünya miras listesine dahil edilmesi için Dışişleri ve Kültür Bakanlığı´nın resmi başvurusunun gerektiğini söyledi…


UNESCO Dünya Miras Listesi´ne girebilmek için istenen bir kritere sahip olmak yeterli oluyor. Bir kriteri taşıyan yerler bile listeye alınırken, dünyada 10 kriterden 9´unu karşılamasına karşın Hasankeyf´i miras listesine almaya yanaşmayan Türkiye gerçeğini bilim insanlarından duymak çok acıydı…


Hasankeyf, miras listesine alınırsa dünyada hayli isim yapacak ve tanınacak. O nedenle Ilısu barajını dayatan devlet politikasını düşündüğümüzde, Kültür ve Dışişleri Bakanlığı´nın bu başvuruyu yapmayacağı gerçeğini de kabul etmemiz gerekir.

Hasankeyf´in kaderi yıkımına hükmedenlerin elinde… Zaten Hasankeyf konferansında bu konu hayli tartışma konusu oldu.


Konferansta tanıdık bir bilim adamı vardı; Sayın Doç. Dr. Adnan Çevik.

2008 yılında Kültür ve Turizm Haftası etkinlikleri kapsamında Batman´da düzenlenen uluslararası Batman-Hasankeyf Sempozyumuna katılan Sayın Çevik, Mezopotamya tarihini en iyi bilen tarihçilerden birisi olarak biliniyor. Doç. Çevik, önemli bir açıklamada bulundu.


92 bilim insanının katılımı ile gerçekleşen sempozyumun sonuçlarının kitap haline getirildiğini, Batman ve çevresi ile ilgili tarihi kitabın baskısına izin verilmediğini belirten Sayın Çevik´le kısa bir sohbetim oldu. Aylardır baskıya hazır olan Batman için çok büyük önem taşıyan kitapta yabancı bir diplomatın Osmanlılar döneminde bölge için Kürdistan kavramını kullanması nedeniyle sansür uygulanmasına bir anlam veremediğini söyledi. Kültür Bakanlığı´ndan 7 aydır görüş istendiğini belirten Doç. Çevik, siyasi yönü bulunmayan bir kitap için anlamsız ve gereksiz bir yaklaşımdan duyduğu rahatsızlığı ifade etti.


21. yüzyıl Türkiyesi´nin Osmanlı İmparatorluğu´ndan geri bir kafaya sahip olduğuna çok çarpıcı bir örnektir bu. Kürdistan kavramı Osmanlı döneminde yasak değildi. Bu coğrafyamızın ismi böyleydi. Osmanlı inkar etmiyordu, şimdi inkar var. Bilim insanı Sayın Çevik, alıntı yaptığı ve kaynak gösterdiği yabancı diplomatın belgesini tahrif mi etseydi? Bilime saygısızlığın bu kadarına da pes doğrusu!..


Antik kent Hasankeyf´te ilk kez gerçekleştirilen uluslararası konferansın en önemli konuğunun hukukçu Sayın Murat Cano olduğunu dünkü yazımda belirtmiştim. AİHM´de Hasankeyf mücadelesini sürdüren Sayın Cano´nun çarpıcı tespitlerini bilginize sunmak istiyorum. Türkiye ve Batman kamuoyunu yalanlarla aldatmaya çalışanların, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´ne aynı yalanları anlatamadıklarını görmek açısından Cano´nun açıklamaları değerlidir.


Yalanlar üzerine kurulmuş yıkım projesi olarak nitelediğim Ilısu Barajı için DSİ kaynaklarının uydurduğu yalanları biliyoruz. Bize baraj ömrünü 340 yıl gösteren DSİ gerçeğine mi, Türkiye´nin AİHM´e sunduğu 77 yıllık baraj ömrü gerçeğine mi inanalım? İşte Sayın Cano, buna açıklık getirdi, sözlerine bakalım; “Alfabenin birinci harfi ´geçmişi değil, geleceği konuşuyoruz.´ Bu proje uygulanırsa Dicle ırmağı yok edilecek. Türkiye AİHM´e bilgi vermiş. Devletin verilerinden bilgi veriyorum;  7 milyar metreküp su sürekli tutulacak. Müdahale edildiğinde yeraltı suları çekiliyor. Türkiye´nin yıkıma uğratılmamış alanları kalmadı. Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu Veysel, gerçekler için palavra, palavra, palavra demişti. Ben de yıkım, yıkım, yıkım diyorum. Bu proje yıkım projesidir. Kültürel mirasın korunması, uygarlığın korunmasıdır. Uygarlığın korunması ise geleceğin korunması demektir. AİHM´e verilen klasörler dolusu savunmada devletin projesi hakkında bilgiler var. Barajın ömrünü 53 ila 77 yıl olarak vermişler. AİHM´e verilen resmi belgedir. Kamuoyundan gizledikleri gerçekleri AİHM´e bildiriyorlar.”


Değerli Okurlar, Sayın Cano´nun ve diğer konukların çarpıcı başka beyanları da olmuştu. İki yazıda özetleyemedim. Son olarak yarın da bu konuya değinmek istiyorum.

Sayın Murat Cano´nun uyarılarının dikkate alınmasında yarar var. Toplantının bitiminde söz alan ünlü avukat Cano, Hasankeyf´e dikkat çekmek için demokratik eylem önerisinde bulunmuştu. O sözlerini de bilginize sunmak istiyorum;

“Dünya bu gelişmeden haberdar değil. Dünya Hasankeyf´i bilmiyor. Birinci önerim Hasankeyf için CD ve belgesel yok denecek kadar az, dünya kamuoyuna kaynak sağlamalı, belgesel hazırlamalıyız. Ama buda yetmez. İkinci önerim var; AİHM salonunun bulunduğu Strasbourg kentine yaya yürüyelim. Ne kadar duyarlı çevre, bilim insanı, gönüllü varsa bir araya gelip Hasankeyf´ten Ankara´ya, Ankara´dan AİHM´in bulunduğu Strasbourg´a yaya yürüyelim. Heybemle ve elimdeki sopamla katılırım. Bu yürüyüşle sesimizi duyuralım. Strasbourg´a yaya yürüyelim. Altı ay sürse de yürüyelim. 21. yüzyıl uygarlığının mahkeme kapısına yürüyelim. AİHM salonu kapısında bize ´niye geldiniz?´ derlerse, ´yorulduk, dinlenmeye geldik´ diyelim. Yoksa yüreğimizin atışını kimse duymayacak ve hayallerimiz hiç önemsenmeyecektir. 3. konsorsiyum tamamlanmak üzeredir. Dışarıdan gizlice kaynak sağlanmaktadır. Acil önlem almamız gerekiyor. Yoksa kaybederiz.”

Evet, Hasankeyf için, doğa için, Dicle vadisi için bir şeyler yapmak lazım. Ama önce bu dayatmanın nedenini herkesin bilmesi gerekiyor.

Hasankeyf´i sular altında bırakacak ve Dicle Vadisi´ne büyük darbe vuracak Ilısu projesinin dayatılmasının en önemli nedenini ´Rant´ olarak açıklamak mümkündür…

Murat Cano, yeni şirketler ve Garanti ile Akbank´ın olaya müdahil olmasına dikkat çekerken, aslında ranta dikkat çekmişti.

Murat Cano, Avrupa ülkelerinin rant peşinde koşsa ve yapacakları yağmada bile bir norma dikkat ettiğini, örneğin çevrecilerin baskısını önemsediğini, ama şirketlerin ve yerli işbirlikçilerin bu konuda oldukça sorumsuz hareket ettiğini ve bunun tehlike olduğunu vurgulamıştı. Çıkar, menfaat, rant, işte en önemli tehlike…

Doğa Derneği Başkanı Sayın Güven Eken, Karadeniz´de yapılan onlarca HES (Hidro elektrik santralleri) için rant değerlendirmesinde bulunmuştu. ´Su kullanım hakkı´ adı altında dereleri, çayları satan anlayışa dikkat çeken Eken´e katılıyorum.

BİLİM İNSANLARINI DİNLEDİK

Hasankeyf´teki konferansta yabancı bilim insanları da söz almıştı. Yabancı bilim insanlarını da dinledik iki gün boyunca. Afganistanlı bilim insanı Sayın Dr. Wasay Najimi, ülkesinin dünya miras alanından örnekler sunmuştu konferansta. Gösterdiği fotoğraf kareleri o kadar Hasankeyf´e benziyordu ki şaşırmamak elde değildi. Orada da kültürel mirasa yönelik saldırılar vardı.

Dr. Najimi´nin gösterdiği slaytlarda ´Bamyan Mağaları´, Hasankeyf mağaralarının kopyası gibiydi. Benzer fiziksel özelliklere vurgu yapan Sayın Najimi, 1968 tarihine kadar insanların Bamyan mağaralarında yaşadıklarını ifade ediyordu. Eskiden Afganistan´ın ünlü Herat kenti ile Hasankeyf arasında ticaret yolu bağının bulunduğuna vurgu yaparken, kendisinin İstanbul üzerinden Batman´a geldiğini belirterek mesaj veriyordu.

Dünyanın her yerinde tarihi ve kültürel mirası tehdit edenler var. Afganistan örneği de zaten bunun göstergesiydi.

Yine konferansta bir sunum yapan Alman Bilim insanı Sayın Dr. Anette Gangler, Suriye´nin tarihi kenti Halep´te yapılan çalışmaları gösterdi.  Sayın Dr. Cassidy Johnson, Cumalikazık örneğini sunarken, Viyana Üniversitesi´nden gelen konuk bilim insanı Sayın Dr. Rita Pirpamer ise, Hasankeyf atölyesi çalışmalarını sundu.

Uluslararası bir konferansta moderasyonluk yapan Batman Kent Konseyi Genel Sekreteri Sayın Faruk Akyüz ile sunum yapan Batman Turizm ve Tanıtım Derneği Başkanı Sayın Mehmet Emin Bulut, tek yerli şahsiyetler olarak konferansta bulundular. Başkan Mehmet Emin Bulut, Hasankeyf için alternatif turizm seçeneklerini sundu ve özellikle inanç turizmi üzerinde durdu.

HASANKEYFLİLER NEDEN YOKTU?

Konferansta herkes vardı, ama Hasankeyfliler yoktu. Az sayıda Hasankeyfli´nin konferansa katılması günün konusuydu…

Bu konuda sayısız değerlendirme yapıldı. Böylesine bilimsel bir toplantıya, akademisyenlerin konuşmacı olduğu bir konferansa sıradan Hasankeyfli vatandaşların katılmasını beklemek zaten yanlıştı. Ancak Hasankeyflilerin katılmamasının başka nedenlerinin de olduğunu gözlemledim.

Hasankeyflilerle sohbet yaparken, konferansa neden katılmadıklarını sordum. “Doğa Derneği sadece kuşlardan, böceklerden, balıklardan, kaplumbağalardan söz ediyor. Biz insanlardan, Hasankeyflilerden söz etmiyorlar. Buna tepkiliyiz” diyen Hasankeyflilerle karşılaştım…

Doğanın önemini idrak edemeyen bu anlayışa kızmamak gerek. Çünkü okumuş nice bilim insanı, Hasankeyf´teki mağara veya tarihi eserleri ´taş´ olarak değerlendiriyor…

Bazıları, “Sizi kameralara alıyorlar. İstimlak bedeliniz düşük çıkacak” endişesini taşıyordu. Bazı Hasankeyfliler ise, “Oraya gelip bilim adamları arasında konuşma yapamayız. Bir yetkiliye bile derdimizi anlatırken heyecanlanıyoruz. Kameralar karşısında nasıl konuşalım?” diye görüş belirtiyordu.

Sözün kısası, Hasankeyf´te ilk kez uluslar arası boyutu da olan bir konferans düzenlendi. Barajsız bir Hasankeyf için rüyalar anlatıldı, fikir teatisinde bulunuldu. Bilim insanları Ilısu Barajı projesinin yalanlar üzerine kurulu bir yıkım projesi olduğu görüşünde birleştiler. Bir proje kapsamında olsa bile böylesi bir etkinlik Hasankeyf´in tanıtımına katkı sunmuşur diye düşünüyorum. Hasankeyf mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Rant ve çıkar peşinde koşan şirketler ile duyarlı insanların mücadelesi sürecektir. Doğa, çevre, tarih ve kültürel miras mı, rant mı? Konferansta buna açıklık getirildi. Saflar netleşti. Haydi hayırlısı diyorum.
 

Batman Çağdaş gazetesi
12-13 nisan 2010
 


Hasankeyf'te su altında kalacak eserler açıklandı

Hasankeyf'i Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) temsil eden Avukat Murat Cano, 'Barajsız Hasankeyf Arama' konferansında yaptığı sunumda Hasankeyf'te taşınamayacak eserleri açıkladı.

Hasankeyf'i Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) temsil eden Avukat Murat Cano, 'Barajsız Hasankeyf Arama' konferansında yaptığı sunumda Hasankeyf'te taşınamayacak eserleri açıkladı.

Hasankeyf Belediyesi ve Doğa Derneği tarafından düzenlenen konferansa katılan Av. Cano, Hasankeyf'teki eserlerin taşınabilir olup olmadığı, taşındığı zaman şimdi var olduğu mesaj değerini verip vermeyeceğini konuşmak gerektiğine dikkat çekerek, yetkililerin uluslararası mahkemeye verdikleri yanıtta, taşınamayacağını sıraladıkları eserleri okudu. Bunun herkes için ciddi bir resmi veri olacağına vurgu yapan Av. Cano, şu an restorasyonu yapılan ve eşi benzeri olmayan Zeynel Türbesine dokunulması halinde Tuzla buz olacağını, dolayısıyla taşınabilir eserler arasında sadece bir minare ve eski köprü ayaklarının kaldığını ifade etti.

HASANKEYF'TE SUYA GÖMÜLECEK ESERLER

Güney batı yakası Mardinkenin sahil sarayı harabesi, bunun doğusunda resmi tesisler ve kilise altında kalan Kasımiye semti ve içerideki harabeler. Köprüye açılan kaleye inen sokağın nehir tarafı. Sahil sularıyla karışık dükkanlar, tarihi köprü ucunun bu sokağa birleştiği yerdeki eski şehir kapısı kalıntıları. Aynı sokağın öğretmen evi tarafı 1964 köprü inşaatında altın çıkan Süryani mahallesi ve rahip evi, Rızk Cami, kilise harabesi, Sultan Süleyman Camii, Şahabiye medresesi avlusundaki sondajla kalkolitik seramikler bulunan Koç Camii, han ve hanın küçük mescitleri, kaldırımlı kanallı sokaklar ve dükkanlar. Kızlar Camii, Kızlar Camii güney batısında kalan cami türbe ve dükkanlar, Kızlar Camii batısında yamaçlı setler halinde kurulu tepede mağara ve inşaatın kaynaştığı malikane ve dergah kalıntıları. Bunların kuzeyinde revakla avlusu olan külliye, doğuda büyük kısmi yeni evler altında kalan seramik fırınları ve atölyeleri bölgesi, kazıda ortaya çıkartılan dokuz fırın, iki atölye ve çökelti havuzlarının kalıntıları, içlerindeki cüruflar ve seramikler. Güneybatıdaki konak ve çevre dokusu kalıntıları, Karşıyaka kuzeybatı Batman tarafı yani Zeynel Bey Türbesi, İmam Abdullah, Mardinike ve kazı evi karşısına düşen büyük mağara ve kilise?

Zeynel Bey Türbesi etrafındaki harabeler, hamam, kale eteğinde kanyon içindeki Uzun Dere yolunda bulunan kilise ve mağaraları ile hücreleri olan manastır. Kalede yukarı şehrin oturduğu kaya tepe, rampadaki orta kapı, büyük sarayın güney doğusunda mezarlığın altındaki muazzam höyük, asıl sarayın doğu bölümlerini barındıran kısım. Bu kısım Roma Saray Kilisesi üzerinde oturan bunun doğu yakasında altta Roma taşları üstte Artuklu blok taşları ile örtülü muazzam bir cephe duvarı ve o tarzda bir giriş kapısı?

Konuşmasında Ilısu Barajı'nın Türkiye'nin ilk beş büyük barajından biri olduğuna dikkat çeken Av Cano, "Devlet böyle bir planlama yapmayı istemekte haksız mıdır, "hayır değildir" Yılda beş milyar kilovat enerji üretmeyi amaçlıyor ve yüz yirmi hektarlık alanın sulanmasını hedefliyor. Karşı mıyız bunlara, hayır asla?

Enerji üretimi için sulama yatırımları için yapılan planlamalardan ve uygulamalardan rahatsız olmayız, ama bir şartla coğrafyayı bloke etmeyin, milli değerleri yok etmeyin yani tarihi eserleri yok etmeyin. Çünkü bütün yatırımların ömrü sınırlıdır"

Batman Postası gazetesi
13 Nisan 2010 Salı


Bilim adamları Hasankeyf’teydi

 Batman’ın tarihi ilçesi Hasankeyf’te ilk kez uluslar arası bilimsel bir toplantı

Batman’ın tarihi ilçesi Hasankeyf’te ilk kez uluslar arası bilimsel bir toplantı (konferans) düzenlendi. Doğa Derneği ve Hasankeyf Belediyesi´nin, Hasankeyf ve Dicle Vadisi için ´barajsız´ bir geleceğin temellerini atmayı amaçladığı uluslararası ´Barajsız Hasankeyf´i Arama´ konferansı büyük ilgi gördü.

 

ANTİK KENTE HAYRAN KALDILAR

Cumartesi ve Pazar günü düzenlenen konferansa Hasankeyf Belediye Başkanı A. Vahap Kusen, Doğa Derneği Başkanı Güven Eken, çok sayıda bilim insanı, bazı sivil toplum ve demokratik kitle örgütlerinin başkan, yönetici ve üyeleri katıldı. Antik kentteki Taziyeevinde düzenlenen konferans öncesi katılımcılar, kaleyi gezdi. Hasankeyf’in UNESCO Dünya Listesi’ne dahil edilmesi gerektiği yolunda görüş belirten bazı yabancı bilim insanları, antik kente hayran kaldı. Konferansın açılış konuşmasını yapan Hasankeyf Belediye Başkanı A. Vahap Kusen, ilçesinde ilk kez bir bilimsel toplantının yapıldığını belirterek, bundan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Başkan Kusen, Ilısu barajı projesi ile ilgili olarak bilim insanlarının gerçekleri dile getirmesini beklediğini söyledi.

 

CANO’NUN SÖZLERİ DAMGASINI VURDU
 

Batman’ın antik kenti Hasankeyf’te düzenlenen ´Barajsız Hasankeyf´i Arama´ konulu konferansa, ünlü avukat Murat Cano’nun sözleri damgasını vurdu. Ilısu Barajı Projesi’ni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyan ünlü hukukçu Cano, sözlerine alfabeyi yeniden okuyarak başlayacağını söyledi ve şunları söyledi; “Alfabenin birinci harfi ‘geçmişi değil, geleceği konuşuyoruz.’ Bu proje uygulanırsa Dicle ırmağı yok edilecek. Türkiye AİHM’e bilgi vermiş. Devletin verilerinden bilgi veriyorum;  7 milyar metreküp su sürekli tutulacak. Müdahale edildiğinde yeraltı suları çekiliyor. Türkiye’nin yıkıma uğratılmamış alanları kalmadı. Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu Veysel, gerçekleri palavra, palavra, palavra demişti. Ben de yıkım, yıkım, yıkım diyorum. Bu proje yıkım projesidir. Kültürel mirasın korunması, uygarlığın korunmasıdır.”

Batman Petrol gazetesi
12 Nisan 2010 Pazartesi


 

Barajsız Hasankeyf konferansı yapıldı

 

Hafta sonu iki gün boyunca yapılan konferansa 10 Nisan tarihinde; Hasankeyf Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen, ICOMOS Türkiye 2. Başkanı Prof. Dr. Cevap Erder, Doğa derneği Başkanı Dr. Güven Eken, AİHM ve Hasankeyf konuları ile ilgili Av. Murat Cano, Mısır’da Dünya Miras Alanları Konusunda Dr. Alaa El-Habashi, Afganistan’da Dünya Miras alanları Dr. Wasay Naijimi, Süriye Dünya Miras alanları Dr. Anette Gangler konuşmacı olarak yer aldı.
 

Batman’da Yerel Gündem 21 bileşenleri, Kent Konseyi, Ticaret ve Sanayi Odası, Çevre Gönüllüleri, Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi, Turizm Tanıtım Derneği, Belediyeler, Tabipler Odasının da yer aldığı STK temsilcileri de destek amacıyla Hasankeyf’e gitti. İkinci gün (11 Nisan) tarihinde ise Cumalikazık Örneği üzerine Dr. Cassidy Johnson, Hasankeyf Alternatif Turizm Raporu Mehmet Emin Bulut, Viyana Üniversitesi Hasankeyf Atölyesi Dr. Rita Pirpamer, Barajsız Hasankey için ortak bir vizyon çalışmasında ise, Doç. Dr. Murat Cemal Yalçıntan, Yrd. Doç. Dr. Erbatur Çavuşoğlu’nun yer aldığı konferansa katılanlar Hasankeyf’in baraj suları altında kalmaması için görüş ve önerilerini sıraladı.

 

Hasankeyf için Alternatif Turizm Raporu hakkında gelen konukları bilgilendiren Emin Bulut ise, geliştirilebilecek turizm türlerinin başında eko-turizm ve inanç turizminin olduğunu söyledi. Eko-turizm kavramında, yeşil turizm, alternatif turizm, doğa turizmi, yabanıl turizm, macera turizmi, kültürel turizm gibi kavramların kullanıldığını belirten Bulut: “Mezopotamya’nın çok kadim inanç kültürleri olan Süryaniler ve Ezidiler yüz yıllarca yaşadıkları topraklarından çeşitli nedenlerle ata yurtlarından ayrılarak başta Avrupa, Amerika ve dünyanın çeşitli ülkelerine giderek yaşamlarını sürdürmekteler. Bu eski köklü inanç toplumları, yaşadıkları ana yurtları ile buluşturmak için yerel inanç rehberleri öncülüğünde davet etmek, inanç mabetlerini gezdirmek, onları yeniden tarihleri ve kültürleri ile bütünleştirmek için inanç turizmine çok önemli katkılar sunacaktır.” dedi.

 

Kaynakça: Batmanmeyda
12 nisan 2010


 

Hasankeyf için direnişe devam

 

Helin ALP

 

UNESCO’nun Dünya Mirası listesinde, Çin Seddi beş kriteri, Mısır Piramitleri üç ve Taç Mahal bir kriteri sağlayarak yer alıyor. Listede, on kriterden dokuzunu sağlayan tek bir yeryüzü köşesi var ve o da Dicle Vadisi ve Hasankeyf.

Ilısu Baraj Projesi'ne, on iki bin yıllık doğa ve kültür mirasının ve 198 köyün sular altında kalmasına neden olacağı için karşı çıkılıyor. Hasankeyf Belediyesi ve Doğa Derneği, yörede "barajsız" bir geleceğin temellerini atmak üzere, iki gün süren uluslararası bir konferans düzenledi. Dünyanın dört bir yanından Hasankeyf'e gelen akademisyenlerle bölge halkının katıldığı konferansta bir eylem planı belirlendi. Buna göre, Ilısu Projesi'ne direnen kampanyalara ve hukuki mücadeleye devam edilecek.

Medeniyetler çatışması

Toplantıya Afganistan'dan katılan Kültür Mirası Uzmanı Mimar Dr. Wasay Najimi, Hasankeyf'te yaşanan durumu, "Modernleşme çabası olan elektrik ihtiyacı ile kültür mirası karşı karşıya ve burada bu iki farklı medeniyetin çatışması yaşanıyor" sözleriyle özetledi. Viyana Üniversitesi'nden Dr. Rita Pirpamer de baraj projesi karşısında, bir dünya mirası olarak Hasankeyf'in önceliği olduğunu ifade etti “Bölgenin yenilenmesinde, anıt restorasyonu ile turistik konaklama tesisleri çok önemli olacaktır” dedi.

Hasankeyf taşınabilir mi

Ilısu Barajı Proje'sinde, kültürel ve tarihî öneme sahip belirli anıtlar sökülecek ve baraj rezervuarının kenarında bir "Arkeoloji Parkı" içinde yeniden inşa edilecek. Projenin destekçileri, baraj inşasının Hasankeyf'i kurtaracağı görüşünde. Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) Türkiye Ulusal Komitesi İkinci Başkanı Prof. Dr. Cevat Erder'e göre ise, kalıntıların tek tek değil, geçmişiyle, tarihiyle, efsaneleriyle birlikte düşünülmesi gerekiyor.

Doğa Derneği Başkanı Güven Eken ise toplantıda, "Yabancı yatırımcılar 2009’da ekolojik, sosyal ve kültürel kaygılarla projeden çekildi. Şimdi Garanti Bankası, Akbank ve Halkbank, yerli finansman desteği sağlıyor. Yeşilin ve kültürün destekçileri olduğunu söyleyen bu bankaların baraj projesine neden destek verdiklerini anlamıyorum" dedi.

Taraf gazetesi - Istanbul - 13.04.2010


Hasankeyf dünya mirası olsun

Doğa derneği ve Hasankeyf Belediyesi tarafından organize edilen Barajsız Hasankeyf'i arama konferansına katılan uzmanlar, Baraj projesinden bir an önce vazgeçilmesini ve Hasankeyf'in  dünya mirası olması gerektiğini belirttiler.

Barajsız Hasankeyf konferansı Hasankeyf'te yapıldı. Hafta sonu iki gün boyunca yapılan konferansa Hasankeyf Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen, ICOMOS Türkiye 2. Başkanı Prof. Dr. Cevat Erden, Doğa derneği Başkanı Dr. Güven Eken, AİHM ve Hasankeyf konuları ile ilgili Av. Murat Cano, Mısır'da Dünya Miras Alanları Konusunda Dr. Alaa El-Habashi, Afganistan'da Dünya Miras alanları Dr. Wasay Naijimi, Süriye Dünya Miras alanları Dr. Anette Gangler konuşmacı olarak yer aldı.

İki gün devam eden Konferansın açılış konuşmasının Hasankeyf Belediye Başkanı A.Vahap Kusen ve Doğa derneği Başkanı Dr Güven Eken yaptı. Hasankeyf'in Unesco dünya mirası kriterlerinin 9'unu taşıdığını belirten Dr Güven Eken, AB Konsorsiyum'unun Ilısu Baraj Projesinden çekilmesinin ardından gözünü yerli krediye çeviren Hükümetin bu sevdasından vazgeçmesinin zamanının geldiğini ifade etti.Hasankeyf Belediye Başkanı A. Vahap Kusen ise, "Hasankeyf, Efes'ten daha büyük alana sahiptir. Bugün Hasankeyf'in eserlerinin gün yüzüne çıkması okyanusta bir damla büyüklüğündedir. Bugün bir ilki gerçekleştiriyoruz. Burada Barajı tartışıyoruz, burada Hasankeyf'in geleceğini tartışıyoruz."

Konferans'a katılan ICOMOS Türkiye 2. Başkanı Prof Dr Cevat Erden ise, Unesco kriterleri ile ilgili incelemelerin devam ettiğini, hazırlıkların bitmesinin ardından Hasankeyf için girişim yapılacağını açıkladı. 2 gün süren konferans'a konuşmacı olarak katılan uzmanlar ise Hasankeyf'in dünya mirası olarak kabul görülmesi gerektiğini konusunda fikir birliğine vardılar. Gelen konuklar Hasankeyf'i dolaşıp, bol bol fotoğraf çekerek Hasankeyf'ten ayrıldı.

Batman Postası gazetesi
11 nisan 2010


Kültür mirası uzmanları, Hasankeyf'te buluştu

Dünya kültür mirası uzmanları Hasankeyf Belediyesi ve Doğa Derneği öncülüğünde gerçekleştirilen "Barajsız Hasankeyf Arama" konferansında bir araya geldi. Hasankeyf ve Dicle Vadisi için 'barajsız' bir geleceğin temellerini atmak amacıyla düzenlenen uluslararası konferansa, Türkiye'den birçok sivil toplum kuruluşu ve akademisyenin yanı sıra, Avrupa Birliği ülkelerinden UNESCO Dünya Mirası konusunda uzman bilim insanları katılıyor.

Hasankeyf'te bugün başlayan ve iki gün sürecek konferansa, Dr. Alaa Elwi El-Habashi, Afganistan Kültür Mirası Uzmanı Mimar Dr. Wasay Najimi, Avusturya Viyana Üniversitesi'nden Dr. Rita Pirpamer, Almanya Stuttgart Üniversitesi'nden Dr. Anette Gangler, Londra Kolej Üniversitesi'nden Dr. Cassidy Johnson gibi isimler konuşmacı olarak katıldı.

Hasankeyf Taziye Evi'nde gerçekleştirilen konferansta Dicle Vadisi ve Hasankeyf'in UNESCO Dünya Mirası listesine dahil edilmesi, bunun Türkiye'ye katacağı faydaları masaya yatırılıyor.

Doğa Derneği Hasankeyf Kampanya Koordinatörü Dicle Tuba Kılıç, "Hasankeyf´i de içine alan Dicle Vadisi, evrensel öneme sahip bir alan. Düşüncemiz Hasankeyf'in UNESCO dünya mirası listesine dahil edilmesidir." dedi.

Konferansa katılan Ortadoğu Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Cevat Erder, Hasankeyf'in taşınarak korunamayacağına dikkat çekti.

Erder, "Hasankeyf çok önemli bir kültür merkezi. Bu kalıntılar tek tek değil, bütün içinde değer kazanır. Geçmişiyle, tarihiyle, efsaneleriyle birlikte düşünülmesi lazımdır. Objeleri kaldırarak koruma yapmış olmuyorsunuz." şeklinde konuştu.

Toplantı, Ilısu Barajı Projesi ve Hasankeyf'in bilimsel verilere dayanarak ülke ölçeğinde tartışılacağı ilk mecra olma özelliği taşıyor.


Gazeteler,
11 nisan 2010